Celaleddin Rumi’nin Şirk sözleri ve Lakabı

Günümüz Müslümanları , Celaleddin Rumi günü düzenlemektedir. Celaleddin Rumi gününde ona özel konferanslar , sohbetler , sosyal medyada övgüler yağdırmaktadır fakat onun hakkında bilgisiz olan halkımız bir lakap takmıştır. Sadece Rabbimize kullanmamız gereken kelimeyi halkımız  Celaleddin Rumi adlı kişiye kullanmaktadır .  O kelime “Mevla” kelimesidir .
Mevla Kelimesinin anlamı “efendi” , Mevlana kelimesinin anlamı ise” Bizim Efendimiz ” demektir .

“O’ SİZİN EŞİ ORTAĞI OLMAYAN MEVLANIZ, TEK EFENDİNİZDİR.“ Hac 78

bu ayette açıkça mevla kime denilmesi gerektiği görülmektedir . Bu kelime sadece başka şahıslar içinde kullanılmaktır. Halkımızın bilgi eksikliği yüzünden şirk işlemektedir.

Mevla Kelimesi ile İlgili Ayetler

  • Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara Suresi, 286)
  • Hayır, sizin Mevlanız Allah’tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır. (Ali İmran Suresi, 150)
  • Sonra gerçek mevlaları olan Allah’a döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır. (En’am Suresi, 62)
  • Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevladır ve ne güzel yardımcıdır. (Enfal Suresi, 40)
  • De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)
  • İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar asıl-gerçek mevlaları olan Allah’a döndürülecekler. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar. (Yunus Suresi, 30)
  • Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi “Müslümanlar” olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (Hac Suresi, 78)
  • Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı. Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır. O, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tahrim Suresi, 2)
  • Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah’a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü’minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler. (Tahrim Suresi, 4)

Mevla kelimesi hakkında diğer yazımız görmek için tıkla 

Rumi Celaleddin yazdığı kitaplardan bazı şirk içeren sözler :

Örnek 1 :

Celaleddin Rumi -DİVAN-I KEBİR eserinde geçen Ali adlı kişiye övgüleri ve onu Tanrı yerine koyması :

RUMİ’NİN DİLİNDEN HZ. ALİ (“NA’AT-I ALİ”)

O açıklayıcı imam, o Tanrı velisi safa ehlinin vücut güneşidir. Yerde, gökte, mekanda, zamanda Hak’la duran o imamın zatı, iç ve dış temizliği ile vasıflanmak vaciptir. Çünkü küfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir…

Onun toprağı birlik alemidir. O, insanın hakikati ve canı gibiydi. Herşey fanidir, fakat can yaşar, ölmez. Onun hareketi kendinden diri olan ezeli varlıktandır. Beka çevresinde döner dolaşır, yaratıkları yaratanın zatı gibi O bakidir. Hakkın yüksek sıfatları Ali’nin vasfıdır. Hakk’ın sıfatları zaten ayrı değildir. O, Tanrı’nın zatına yapışmış “O” olmuştur. Hani duyduğun lahutun gizli hazinesi yok mu; işte o odur. Çünkü o, Hak’tan Hak’la görünmüştür. O hazinenin nakdi, tükenmez ilimdi. İşte o ilimden maksat, yüce Ali’dir. Hakkın hikmetini ondan başka kimse bilemez. Zira o hakimdir, herşeyin bilginidir.

İptidasız evvel o idi, sonsuz ahir de o olur. Peygamberlere yardım eden o idi, velilerin gören gözü de hakikaten odur. Yüzünün nurlu parıltısı, kendi ziyasından bir güneş yarattı. O, Hak iledir; Hak ondan görünür. Hakka ki, o Hak ile ebedidir.

Ademin toprağı onun nurundan idi, o sebeple meleklerin tacı oldu; Allah’ın isimleri ondan belirdi. O temiz ve yüce imamın ilmi sayesinde Adem, herşeyi anladı. O nur tek olan yaratanın nuru olduğu içindir ki, melekler onun huzurunda secde ettiler. Evet, muhakkak ki, Adem, O imamın nuru ile bütün ilahi isimleri bildi…

Şit, kendinde Ali’nin nurunu gördü ve yüksek alemi öğrendi. Nuh, kendini yüksek menzile ulaştırıncaya kadar, istediğini hep ondan buldu. Gene ondandır ki kurtuluşa eren Nuh, dehirde gayret tufanını buldu da beladan kurtulmuş oldu. Halil peygamber, dostlukla onu andı da, ateş ona al lale oldu. Nemrud’un ateşi, o Allah’ın dostuna hep gül, nesrin, lale oldu. Gene o idi ki, keyfiyle kendi koyununu İsmail’e kurban etti. Yusuf kuyuda onu andı da, o saltanat mülkünü süsleyen tahtı buldu. Yakup, onun önünde birçok inledi de Yusuf’un kokusunu alıp gözleri açıldı. İmran’ın oğlu Musa, onun nurunu gördü de uzun geceler hayran kaldı. Kırk gece kendinden geçti; kavuşma ve görüşme zevkine daldı. Sonra dedi ki: “Yarabbi! Bana bu lütfundan bir alamet ver.” Hak ona: “İşte sana nurlu eli verdim” dedi. Gene Ali’nin vergisidir ki, Meryem’e arkadaş oldu da İsa vücuda geldi…

O, şeriatte ilim şehrinin kapısıdır. Hakikatte ise iki cihanın beyidir. İki cihanın sultanı Muhammed, hakka yakınlık gecesinde, Allaha kavuşmanın harem yerinde onun sırrını gördü. Ali’nin nutkunu, Ali’den dinledi. Ali ile birleşilen o yerde Ali’den başka bulunmaz.(1)

Allah yolunda gidenler isteyicidirler; Ali istenilendir. Söyleyenler söylerler, susarlar. O, susmaz, söyler. Ebedi ilim, onun göğsünde parlayıp göründü. Vahyolunanların sırlarını, o hakikat olarak bildi ve bildirdi. Ümmetlere haykırdı:
-Allah yolunda Ali, sizin kılavuzunuzdur.

Allah’a içi doğru olanlar yüzlerini ona çevirmişlerdir. Zira o şahtır, doğru yolu gösterendir, efendidir…

O, bütün peygamberlerin sırrında idi. Cenabı Mustafa:
-Benimle açıkça beraber bulundu, dedi.(2)

Dinde evvel, ahır o idi. Allah ile içli dışlı o idi…

İşte bunları söyledim ki, bu yüksek mananın nüktesini öğrenesin de yüksek velayete eresin. Sence apaçık bilinsin ki, hakikatte yüce olan O’dur.

Ey efendi, benimle boşuna kavga etme. Bu böyledir. Hakikat budur ki, hepimiz bir zerreyiz, güneş odur. Biz hepimiz damlayız, deniz O’dur.

Örnek 2
Rumi Celaladdin;”VELİLER DE TANRI’NIN ÇOCUKLARIDIR”

“Yavrum veliler de Tanrı çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın…
Tanrı, mallarını, canlarını korur; onların ahvalinden haberdardır. Sakın noksanlıklarını bulup aleyhlerinde gıybet etme. Onlar için kin güdenden, onların öcünü alan Tanrı’dır. Tanrı dedi ki: Bu Veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne güçleri. Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de. Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzülerimdir. Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir.”

KAYNAK:

1.Şark İslâm Klasikleri, Mesnevi, Mevlâna, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1988 çeviren Veled İzbudak. Cilt 3 ,Beyitler-7-8, sayfa 75-80.)
Mevlana Calaleddin Rumi, Mesnevi, Hazırlayan: Adnan Karaismailoğlu, Yeni Şafak Kültür Hizmeti, 2004 Cilt 1, Sayfa 289
Mevlana velileri, Tanrı’nın çocukları olarak gördüğünü açıkça söylemektedir. Yani Hıristiyanların Baba, Oğul ve Kutsal Ruh (Teslis) akidesini bu şekilde, az da olsa benimsediğini göstermektedir. Mecazi anlamda da olsa bir kişinin, velileri Tanrı (ALLAH)’nın çocukları olarak görmesi, İslam inancına göre küfürdür. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:“

“Rahman çocuk edindi” dediler. Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız. Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir! Rahman’a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden… Hâlbuki çocuk edinmek, Rahman’ın şanına yakışmaz. Göklerde ve yerde olan herkes, istisnasız, kul olarak Rahman’a gelecektir.” ( Meryem/88-93)

“Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haftan batıla) döndürülüyorlar!” (9 Tevbe/30)

Örnek 3
MESNEVİDEN HİKAYELER

Cilt 5 KABAK HİKAYESİ (1335-1420. Beyitler 112-118.sf)
Bir Hanımefendi,Bir Hizmetçi ve Bir Eşek…İhtirasın acı sonuçları…Kadının eşekle ilişkiye girmesi

Cilt 2 EŞCİNSELLİK (3155.-3160 Beyitler 242-243. Sf)
Oğlanın iriyarı adamdan korkması… Adamın “Korkma çocuğum! Ben er değilim” demesi

Cilt 4 MÜSTEHCEN FIKRA (3545-3550. Beyitler Sf. 283)
Bir Kadın’ın kocasının önünde aşığıyla oynaşmak istemesi

Cilt 5 OĞLANCI HİKAYESİ ( 2497-2515. Beyitler 205-207.sf)
Bir adam ve birlikte olduğu oğlanla sohbeti…

CİLT 5 CUHA’NIN KADIN KILIĞINA GİRMESİ HİKAYESİ (3325-3330. Beyitler 272-273.sf)
Mesnevi kahramanı Cuha’nın Kadın kılığına girip Hamamda bir kadına cinsel organını elletmesi…

BABA İLE KIZI ARASINDA CİNSEL İLİŞKİ ÜZERİNE BİR SOHBET
(Cilt 5, 3716-3736. Beyitler, s. 302-304)

ZAHİDİN KARISINI BAŞKA BİR KADINLA ALDATMASI, HİZMETÇİSİYLE İLİŞKİYE GİRMESİ
(Şark İslâm Klasikleri, Mesnevi, Mevlâna, M.E. B. Yayınları, İstanbul 1988 çeviren Veled İzbudak CİLT 5 2165-2200-BEYİT-178-181 SYF.

CELALETTİN RUMİ’YE GÖRE İÇKİ HELALDİR :

“Zevk veren her şey, şu aşağılık kişiler, bir delil elde edip dadanmasınlar diye nehyedilmiştir. Yoksa şarab, çeng, güzel sevmek ve sema, haslara helâldir, aşağılık kişilere haram. (Abdulbaki Gölpınarlı’nın Mevlana Celâleddin isimli kitabının sayfa 198 – 199 – 200. İnkılâb Kitabevi 1985 baskısı.)

Yine dostların olgunlarından nakledilmiştir ki: Bir gün kıskanç fakihler inkâr ve inatları sebebiyle Mevlana’dan: ” Şarap helal midir veya haram mı ?“ diye sordular. Onların maksadı Şemseddin’in şerefine dokunmaktı. Mevlana kinaye yolu ile: ” İçsen ne çıkar? Çünkü bir tulum şarabı denize dökseler deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir.

Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir.böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer.

Açık cevap şudur ki, eğer Mevlâna Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mubahtır. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahpenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır.“ buyurdu.(Ariflerin Menkibeleri, Ahmet Eflaki,Cilt 2 S. 216)

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” ( Maide 90-91)

Başka yazımızda görüşmek üzere …

 

yaklaşık ByBrawe

Ayrıca kontrol

Şuayb ve Medyen Halkı

Şuayb ve Medyan Halkı hakkında ayetler, Konulara göre ayrılmış ayetler ve sıralanmış ayetler ...

2 Yorumlar

  1. MEVLANANIN HİKAYELERİ İBRETLİK OLSUN DİYE YAZILMIŞ Kİ.
    SİZ ÖNCE UYDURMA HADİSLERE BAKIN.

    • Salim cahilsin süs bu konularda, İslam âlimleri uydurma hadisleri sahih hadislerden ayırmıştır, hayatını bu uğurda harcayan imam Buhari, imam müslim, imam Ahmed gibi bu işin uzmanları bizlere neyin gerçek neyin uydurma olduğunu bildirmiştir, sen uydurmalar ile uğraşacağına sahih hadisler ile uğraş ve onlarla amel et yeter, yarın Allah Resulunun karşısında mahcup duruma düşme, sünnet inkarcısı olarak huzura çıkma

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir